22 Ağustos 2012 Çarşamba

korku-cesaret paradoksu

Ne kötü şeyleri düşünmemeyi öğretebildim kendime,ne korkmamayı.
Çünkü ben ne zaman korksam bir şeyden ,o şey tam da BENİM başıma gelir.
Yoldan karşıya geçmekte olan adamın değil,parkta köpeğini gezdiren gencin değil,evinde televizyon karşısında örgü ören teyzenin değil... Tam da benimkine..
''Her şey yolunda,her şey çok güzel!'' dediğim her anın ardından da kötü bir şeyin olacağı korkusu içilme yerleşeli uzun zaman oldu.Benliğimde yer edindi, hatta ''BEN'' oldu. Ne zaman ''Yaşasın!'' olsa naralarım ardından gelen hep bir ''Tühh!'' oldu...
Bu çaresizlik hissi,midemle kalbim arasında bir boşluk bulup oraya yerleşti.Üstelik beynim de kabullendi onu.Bir organ muamelesi görmeye başladı kısa bir süre sonra. Her mutluluk anından sonra bir kalbime bir mideme vurdu vurup durdu korkum...
Korktukça başıma geldi,geldikçe ben korktum...
Ve daha da korkunç olanının aslında bunun bir sonunun olmadığını fark ettiğimde anladım;bu bir paradokstu.
Şimdi bu kısır döngünün hayatımı ele geçirişini izliyorum köşemden.Ve aklıma gelenleri döküyorum kalemimden teker teker...
Bir süredir korkmuyorum da zaten.
Bilin ki fazla cesursam o ara hayatımda iyi bişeyler olmuyor demektir benim.
Ve ben gerçekten çok fazla cesurum,şimdilik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder